BATI TRAKYA'DAKİ OSMANLI ESERLERİNİN YOK OLMA NEDENLERİ....
Uzun bir aradan sonra,tekrar oturdum ve gördüğüm yanlışları yazmak istedim.
Üniversiteden mezun olduğum tarihten bu güne kadar 5 yıl geçti. Bu beş yıl içerisinde Batı Trakya genelinde yaptığım çeşitli araştırmalarda,yaptığım gözlemlerde,incelediğim köylerde ve şehirlerde maalesef çok üzücü manzaralarla karşılaştım.
Tarihimizin bir senedi niteliğindeki değerlerimizin nasıl bu hale geldiğini ve yok olduğunu araştırdığımda ise; bizim tarihimizin bir parçası olan bu eserlerin nasıl korunacağı hakkında azınlıkta uzmanların olmaması, yetişen uzmanlara sahip çıkılmaması, yapılacak bilimsel çalışmaları bilim adamları yerine,alaylı araştırmacıların yapması,eserler hakkında bilimsel çalışmalar yaparak bu yapıların restorasyonu hakkında gerekli devlet kurumlarının bilgilendirilerek bu yapıların restorasyonlarının yapılmasını sağlayacak yeterli bilim adamlarına gerekli desteğin verilmemesi gibi bir çok sebep sıralanabilir.
Araştırmalarım sırasında gözlemlediğim önemli bazı eksiklikleri sizlerle paylaşmak isterim.
Cami ve mescitlerin restorasyonu sırasında yapılan uygulamaların,ne kadar doğru olduğu,bu uygulamanın orjinal yapıya ne kadar zarar verdiği veya tamamen yok ettiği kimse tarafından umursanmaması, iki yüz yıllık yapıyı yıkarak yerine yeni bir yapı yapmak ne kadar doğru bu tartışılması gereken önemli bir konudur.
Mimari yapılara uygulanan yapı ilaveleri bu yapının eski görüntüsünü ne kadar etkilediği ve yapılan ilavenin eski mimari ile ne kadar uyumlu olup olmadığı tartışılması gereken önemli bir konudur.
Üzerinde kitabe olan eserlerin kitabelerine uygulanacak olan restorasyon veya bu kitabenin temizlenmesi işlemleri bilgisiz kişiler tarafından yapılmamalıdır.Bu işlerde uzman olan kişilerce yapılması gereklidir.Maalesef Batı Trakya genelinde yapılan bu çalışmaların büyük bir kısmı uzman kişilerce yapılmamaktadır.
Yaptığım araştırmalar sırasında bazı köylerde mezar taşları yıllarca otluk arazide kaldıklarından dolayı yoğun bir yosun tabakası ile kaplıdır.Bazı araştırmacılar bu taşların üzerindeki yazıların daha kolay okunabilmesi için,üzerlerine 'KİREMİT' sürterek taşları temizleme gibi son derece yanlış bir uygulama ile taşraları yıpratmaktadır.Taşa taşla müdahale edildiğinde,yıllar içinde zaten hassas hale gelen bu taşlardaki yazılardan parça kopma ihtimali çok büyüktür.Bu yapılan uygulamanın sonunda kopan parçalar üzerindeki kitabenin yanlış okunmasına ve gelecek nesillere yanlış bilgiler aktarılmasına sebebiyet verecektir.
Yapılacak uygulamalar ancak bu işlerde eğitim almış kişilerce uygulanmalıdır.Aksi takdirde bu eserler yıllar içinde yok olacaktır.
Bir diğer yapılan yanlış ise Batı Trakya'daki Osmanlı dönemi eserlerin tanıtılmasındaki eksikliğimizdir.
Bu tanıtma işini kimse yanlış anlamasın,yurt dışındaki Üniversitelerdeki akademisyenler,yaptıkları bilimsel yayınlarla eserlerimizi gayet iyi tanıtmaktadırlar. Önemli olan bu eserleri Batı Trakya'nın kırsal alanda yaşayan kişilere tanıtmaktır.Bu tanıtım işini bir Otelin konferans salonunda veya kongre merkezlerinde değil, bu eserleri köylere giderek yaşadıkları bölgenin özelliklerini halka anlatarak, kırsal kesimlerdeki halkı bilgilendirilmelidir.
Bu eserlerin ilk okul ve orta okullarda ders olarak verilmesinin çareleri araştırılarak, kesin çözümler bulunmalıdır.Bunun içinde 'alaylı' araştırmacıların yaptığı amatör araştırmaların yerine,bilim adamlarının yaptığı araştırmalara önem vermemiz gerektiği kanısındayım..
Üniversiteden mezun olduğum tarihten bu güne kadar 5 yıl geçti. Bu beş yıl içerisinde Batı Trakya genelinde yaptığım çeşitli araştırmalarda,yaptığım gözlemlerde,incelediğim köylerde ve şehirlerde maalesef çok üzücü manzaralarla karşılaştım.
Tarihimizin bir senedi niteliğindeki değerlerimizin nasıl bu hale geldiğini ve yok olduğunu araştırdığımda ise; bizim tarihimizin bir parçası olan bu eserlerin nasıl korunacağı hakkında azınlıkta uzmanların olmaması, yetişen uzmanlara sahip çıkılmaması, yapılacak bilimsel çalışmaları bilim adamları yerine,alaylı araştırmacıların yapması,eserler hakkında bilimsel çalışmalar yaparak bu yapıların restorasyonu hakkında gerekli devlet kurumlarının bilgilendirilerek bu yapıların restorasyonlarının yapılmasını sağlayacak yeterli bilim adamlarına gerekli desteğin verilmemesi gibi bir çok sebep sıralanabilir.
Araştırmalarım sırasında gözlemlediğim önemli bazı eksiklikleri sizlerle paylaşmak isterim.
Cami ve mescitlerin restorasyonu sırasında yapılan uygulamaların,ne kadar doğru olduğu,bu uygulamanın orjinal yapıya ne kadar zarar verdiği veya tamamen yok ettiği kimse tarafından umursanmaması, iki yüz yıllık yapıyı yıkarak yerine yeni bir yapı yapmak ne kadar doğru bu tartışılması gereken önemli bir konudur.
Mimari yapılara uygulanan yapı ilaveleri bu yapının eski görüntüsünü ne kadar etkilediği ve yapılan ilavenin eski mimari ile ne kadar uyumlu olup olmadığı tartışılması gereken önemli bir konudur.
Üzerinde kitabe olan eserlerin kitabelerine uygulanacak olan restorasyon veya bu kitabenin temizlenmesi işlemleri bilgisiz kişiler tarafından yapılmamalıdır.Bu işlerde uzman olan kişilerce yapılması gereklidir.Maalesef Batı Trakya genelinde yapılan bu çalışmaların büyük bir kısmı uzman kişilerce yapılmamaktadır.
Yaptığım araştırmalar sırasında bazı köylerde mezar taşları yıllarca otluk arazide kaldıklarından dolayı yoğun bir yosun tabakası ile kaplıdır.Bazı araştırmacılar bu taşların üzerindeki yazıların daha kolay okunabilmesi için,üzerlerine 'KİREMİT' sürterek taşları temizleme gibi son derece yanlış bir uygulama ile taşraları yıpratmaktadır.Taşa taşla müdahale edildiğinde,yıllar içinde zaten hassas hale gelen bu taşlardaki yazılardan parça kopma ihtimali çok büyüktür.Bu yapılan uygulamanın sonunda kopan parçalar üzerindeki kitabenin yanlış okunmasına ve gelecek nesillere yanlış bilgiler aktarılmasına sebebiyet verecektir.
Yapılacak uygulamalar ancak bu işlerde eğitim almış kişilerce uygulanmalıdır.Aksi takdirde bu eserler yıllar içinde yok olacaktır.
Bir diğer yapılan yanlış ise Batı Trakya'daki Osmanlı dönemi eserlerin tanıtılmasındaki eksikliğimizdir.
Bu tanıtma işini kimse yanlış anlamasın,yurt dışındaki Üniversitelerdeki akademisyenler,yaptıkları bilimsel yayınlarla eserlerimizi gayet iyi tanıtmaktadırlar. Önemli olan bu eserleri Batı Trakya'nın kırsal alanda yaşayan kişilere tanıtmaktır.Bu tanıtım işini bir Otelin konferans salonunda veya kongre merkezlerinde değil, bu eserleri köylere giderek yaşadıkları bölgenin özelliklerini halka anlatarak, kırsal kesimlerdeki halkı bilgilendirilmelidir.
Bu eserlerin ilk okul ve orta okullarda ders olarak verilmesinin çareleri araştırılarak, kesin çözümler bulunmalıdır.Bunun içinde 'alaylı' araştırmacıların yaptığı amatör araştırmaların yerine,bilim adamlarının yaptığı araştırmalara önem vermemiz gerektiği kanısındayım..
Yorumlar
Yorum Gönder