KIRMAK MI ? YAPMAK MI?
GÜMÜLCİNE TREN MERKEZİ YANINDA Kİ YAPI BÜYÜK OLASILIKLA KARAKOL BİNASIYDI.
Geçen hafta gazetemizin sahibi ve genel yayın yönetmeni sayın İlhan Tahsin beni
ariyarak, Gümülçüne tren merkezinin yanındaki bir Osmanlı binasının restore
edilirken kapı üzerinde bulunan Osmanlı armasının bazı bölümlerinin kırıldığını
haberini verdi.
Üzülerekte olsa gittik ve yapının kapı üzerindeki mermer armasının bazı bölümlerinin
tahrip edildiğini gördük ve fotoğrafladık.
Sayın genel yayın yönetmenim bu yapının geçmişi hakkında bir bilgiye ulaşamadığını
benim değerlendirmemi istedi.
Yaptığım araştırmalarda bu yapı hakkında kesin bir kayda rastlamak pek mümkün
olmadı.Kesin olmasada bu yapı ile ilgili bir belgeye ulaştım.
Bu belge Osmanlı Belgelerinde Batı Trakya kitabını okurken rastladığım bir belgenin
içinde gizli çıktı.
Belge ismi:
1903-1904 SENELERİNDE GİMİLCİNE’DE YAPILAN
OKUL,YOL,KÖPRÜ,SU YOLU, VE ASKERİ TESİSLERİN LİSTESİ
İsimli belgenin içinde, su listede yer aldığına kanaat getirdim.
Listenin:
Şimendifer Hattı Muhafazasına Memur Aşakir-i Şahane ve Jandarma
Karakolhaneleri’
Bölümünde şu şekilde bahseder:
‘Gümülcine Sancağı huduna müsadif şimandifer hattı üzerinde geçen sene ve bu
sene inşa olunan altmışdört adet kargir karakolhaneler inşa edilmiş ve nakden
ve fi’len vuku bulunan ianat ale’t-takrib yüz elli bin kuruşa baliğ olmuştur.’
Kısmı bize anlıyacağımız dile çevirdiğimizde Gümülcine demir yolu boyunca (64)
altmış dört adet askeri karakol yapıldığını ve harcanan para mıktarının belgesidir.
Osmanlı arması resmi binaların kapı üzerlerine konulan bir simgedir.Burdan yola
çıkarak bu yapının büyük olasılıkla bir askeri karakol binası olma ihtimalı çok
büyüktür.
Bence buna kesin gözüyle bakmak lazımdır.Ancak yapılacak araştırmalar ve ortaya
cıkacak daha fazla belgeyle bu ve buna benzer yapıların ne amaçla yapıldığı ortaya
çıkarabiliriz.
Bu yapıda tahrip edilen kısım Osmanlı Armasının bayraklarının ve padişahın
tuğrasının bulunğu bölümdür.Fakat armada kırmadıkları bölümde bulunan
Nışan-ı al-i imtiyaz,Nışan-ı osmanı, Nışan-ı iftihar, Mecidi Nışanı ve Şefkat
nışanı’ndan bu armanın Sultan Abdulhamid han dönemine ait olduğunu anlıyoruz.
Bu da bize yukarıdaki belgeden doğru bir sonuca vardığımıza ve bu yapının askeri bir
karakol olduğu sonucunu doğrular.Bu armalar aynı zamanda bir niteliği taşımaktadır.
Armada bulunan tuğra bize hangi padişahın dönemine ait olduğunu gösterir.
Bu açıdan tarihlemek, araştırmak ve doğru bir sonuç bulmak çok daha kolaylaşır.
Asıl önemli olan bu belgedeki diğer altmışdört karakol nerede ve ne durumda
yıkılmışmı ayaktamı bunlar araştırılması gereken önemli konular.
Bu yapıda olduğu gibi bir bilimsel araştırma ekibi kurularak bu yapıların incelenmesi
ve takip edilmesi gereklidir.Durumları yetkili makamlara iletilmeli ve önlemler
alınmasında yardımcı olunmalıdır.Bu ve bunun gibi onlarca eser kaybolmaya yüz
tutmuştur.
Yaptığım araştırmalarda rastladığım ağaçlar arasında hanlar,kimsenin bilmediği
köprüler,yok olmuş köyler,nehir kenarlarında değirmenler,tarlaların ortasında
kaderlerine birakılmış onlarca belki yüzlerce eser,bunlar bize ve ülkemize miras
olarak kalmış tarihi değerlerdir.Biz azınlık olarak bu eserlerimize sahip çıkmalı ve
gerçek değerlerini vermeliyiz.
Geçen hafta gazetemizin sahibi ve genel yayın yönetmeni sayın İlhan Tahsin beni
ariyarak, Gümülçüne tren merkezinin yanındaki bir Osmanlı binasının restore
edilirken kapı üzerinde bulunan Osmanlı armasının bazı bölümlerinin kırıldığını
haberini verdi.
Üzülerekte olsa gittik ve yapının kapı üzerindeki mermer armasının bazı bölümlerinin
tahrip edildiğini gördük ve fotoğrafladık.
Sayın genel yayın yönetmenim bu yapının geçmişi hakkında bir bilgiye ulaşamadığını
benim değerlendirmemi istedi.
Yaptığım araştırmalarda bu yapı hakkında kesin bir kayda rastlamak pek mümkün
olmadı.Kesin olmasada bu yapı ile ilgili bir belgeye ulaştım.
Bu belge Osmanlı Belgelerinde Batı Trakya kitabını okurken rastladığım bir belgenin
içinde gizli çıktı.
Belge ismi:
1903-1904 SENELERİNDE GİMİLCİNE’DE YAPILAN
OKUL,YOL,KÖPRÜ,SU YOLU, VE ASKERİ TESİSLERİN LİSTESİ
İsimli belgenin içinde, su listede yer aldığına kanaat getirdim.
Listenin:
Şimendifer Hattı Muhafazasına Memur Aşakir-i Şahane ve Jandarma
Karakolhaneleri’
Bölümünde şu şekilde bahseder:
‘Gümülcine Sancağı huduna müsadif şimandifer hattı üzerinde geçen sene ve bu
sene inşa olunan altmışdört adet kargir karakolhaneler inşa edilmiş ve nakden
ve fi’len vuku bulunan ianat ale’t-takrib yüz elli bin kuruşa baliğ olmuştur.’
Kısmı bize anlıyacağımız dile çevirdiğimizde Gümülcine demir yolu boyunca (64)
altmış dört adet askeri karakol yapıldığını ve harcanan para mıktarının belgesidir.
Osmanlı arması resmi binaların kapı üzerlerine konulan bir simgedir.Burdan yola
çıkarak bu yapının büyük olasılıkla bir askeri karakol binası olma ihtimalı çok
büyüktür.
Bence buna kesin gözüyle bakmak lazımdır.Ancak yapılacak araştırmalar ve ortaya
cıkacak daha fazla belgeyle bu ve buna benzer yapıların ne amaçla yapıldığı ortaya
çıkarabiliriz.
Bu yapıda tahrip edilen kısım Osmanlı Armasının bayraklarının ve padişahın
tuğrasının bulunğu bölümdür.Fakat armada kırmadıkları bölümde bulunan
Nışan-ı al-i imtiyaz,Nışan-ı osmanı, Nışan-ı iftihar, Mecidi Nışanı ve Şefkat
nışanı’ndan bu armanın Sultan Abdulhamid han dönemine ait olduğunu anlıyoruz.
Bu da bize yukarıdaki belgeden doğru bir sonuca vardığımıza ve bu yapının askeri bir
karakol olduğu sonucunu doğrular.Bu armalar aynı zamanda bir niteliği taşımaktadır.
Armada bulunan tuğra bize hangi padişahın dönemine ait olduğunu gösterir.
Bu açıdan tarihlemek, araştırmak ve doğru bir sonuç bulmak çok daha kolaylaşır.
Asıl önemli olan bu belgedeki diğer altmışdört karakol nerede ve ne durumda
yıkılmışmı ayaktamı bunlar araştırılması gereken önemli konular.
Bu yapıda olduğu gibi bir bilimsel araştırma ekibi kurularak bu yapıların incelenmesi
ve takip edilmesi gereklidir.Durumları yetkili makamlara iletilmeli ve önlemler
alınmasında yardımcı olunmalıdır.Bu ve bunun gibi onlarca eser kaybolmaya yüz
tutmuştur.
Yaptığım araştırmalarda rastladığım ağaçlar arasında hanlar,kimsenin bilmediği
köprüler,yok olmuş köyler,nehir kenarlarında değirmenler,tarlaların ortasında
kaderlerine birakılmış onlarca belki yüzlerce eser,bunlar bize ve ülkemize miras
olarak kalmış tarihi değerlerdir.Biz azınlık olarak bu eserlerimize sahip çıkmalı ve
gerçek değerlerini vermeliyiz.
Yorumlar
Yorum Gönder