DİMETOKA’DA BİR ŞAHESER





ÇELEBİ SULTAN MEHMET CAMİİ...


Bir çoğumuzun varlığından bile haberi yoktur.

Yapımına 1390 de başlanan 1420 tamamlanan (başlama tarihi ile ilgili değişik kaynaklar mevcuttur.) Çelebi Sultan Mehmet Camii’nin mimarı Bursa’da hepimizin bildiği Yeşil Camii ve Yeşil Türbeninde mimarı olan İvaz bin Bayezıd’tır.11 metre yüksekliğinde olan camii,2 metrelik duvarlarıyla günümüzde ayakta kalmayı başarmıştır.Balkanların en büyük camii olmasıda ayrı önem katar.Bir dönem buğday ambarı olarak kullanıldığıda idda edilmektedir .Yıldırım Camii ve Ulu Camii olarakta adlandırılır.

Harvard Ünivesitesi öğretim üyesi ünlü tarihçi Prof.dr.Cemal Kafadar gezi notlarında şöyle bahseder:

‘Kentin merkezine hakim, daha doğrusu ilk kurulan çarşının ana merkezini teşkil eden Ulu Camii, yani Yıldırım Camii tüm ihtişamıyla ayakta duruyor. Minaresinin tepesini tahrip etseler de (bir bilgiye göre bunu buraları işgal eden Bulgarlar yapmış) öyle büyük, öyle büyüleyici ve etkileyici ki bu camii insan büyük hayranlıkla bakakalıyor. Öyle ya taa 1420 yılında tamamlanan ve kapılarında, duvarlarında, pencerelerinde taş işlemeciliğinin en güzel örneklerinin bulunduğu ve iki ayrı kapısındaki kitabeleri (çok şükür ki) çok iyi korunmuş olarak muhafaza olmuş bu camii Türkler’in buralardaki hakimiyetinin silinemez, ölümsüz bir abidesi olarak yaşamaya devam ediyor.’

Ben dahi böyle bir eserin varlığından yunanlı bir arkadağım vasıtasıyla haberdar oldum ve kendimden utandım, neden bizim bölgemizdeki Osmanlı’dan haberimiz yok diye.

Bunun temelindeki sorun aslında bizim okullarımızda başlıyor.Geleceğimizin temel taşları olan çocuklarımızı okul yöneticileri ada ,mada gezdireceklerine Batı Trakyadaki Türk eserlerini gezdirseler ne olurdu.

Çok ilgimi çeken bir olaydı.Bir yunan ilk okulun öğrencilerine Tekke Camii’nün batısında bulunan ve yıkılmak üzere olan hepimizin eski millet vekili Hatipoğlunun evi diye bildiğimiz yapıyı (restore edilirse mühteşem bir ‘Azınlık Etnografya’ müzesi olur.)gösterek anlatması.Yunanlılar bizim eserlerimizi bizden daha iyi biliyor,hristiyan olmalarına rağmen!!!!

Bizse hala saçma hayaller peşinde koşmaktan başka ne yapıyoruz.Sorunu dile getirmek önemli degil, dile getirilen sorunlara çözüm üretmek önemlidir.

Üretilen çözüleri uygulamaktır önemli olan!!!

Neden okullarımızda bu konularla ilgili seminerler yapılmıyor?

Neden geziler düzenlenmiyor?

Ayrıca her evde olması gereken bir eser olan İsmail Bıcakcı’nın ‘Yunanistan’daki Türk Mimari Eserleri’ kitabı çok güzel bir kaynak eserdir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BATI TRAKYA’DAKİ OSMANLI KÖPRÜLERİ

GÜMÜLCİNE BÜYÜK SİRKELİ KÖYÜ (ΦΙΛΛΥΡΑ)